Saatli Bomba!

Dünyamız “Küresel Isınma” adlı bir tehdit altında… Peki bu tehdit ne kadar önemlidir? Herkes bunun kötü bir şey olduğunda hem fikir; fakat kimse olayın ciddiyetinin farkında değil. Bu tehdit kaba tabiri ile bir “saatli bomba” ve kurulmuş, patlamayı bekliyor. Öyle bir bomba ki eğer birşeyler zamanında düzeltilemezse, önümüzdeki yaklaşık 10 yıl gibi kısa bir süre içinde geri dönülmez bir duruma girilecek. Bu durumlara kısaca değinirsek; kuraklıkla birlikte su kıtlığı başlayacak, bunlar dolaylı yoldan tarım alanlarının azalmasına, ormanların yok olamasına sebep olacak; Kutuplar’daki buzullar erimeye başlayacak ve buna bağlı olarak deniz seviyesi yükselecek ki bu durum bir çok ülkenin sular altında kalmasına yol açacak… Dünyanın oluşumundan günümüze kadarki bölümün büyük bir kısmında varlığını sürdürmüş olan bu buzulların erimesiyle, yüzyıllardır buzulların içinde varlığını sürdüren “virüs”ler ve “bakteri”ler ortaya çıkacak ve belki de insanlığın sonunu getirecek. Yani küresel ısınmayı sonun başlangıcı olarak belirtsek yanlış söylemiş olmayız.

Felaketin 100 yıl sonra başlayacak olması günümüz insanoğlunu pek ilgilendirmiyor. Ama 10 yıl sonra kendimizi frenleri patlamış bir otobüsün içinde sonu belirsiz bir yolda giderken bulacağız. Aslında sonucu tahmin etmek hiç de zor değil…

Peki ne gibi önlemler almalıyız? Özellikle atmosferdeki karbondioksit başta olmak üzere diğer sera gazlarının oranını uygun miktarlara çekmek için elimizden geleni yapmalıyız. Sanayiden tarıma her alanda enerji tasarrufu sağlayacak teknolojilere destek vermeli; güneş, jeotermal, biyokütle, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmalıyız. Özellikle meşhur sera gazlarının (atmosferin yapısında var olan bu gazlar başta su buharı olmak üzere karbondioksit, metan, diazot monoksit, ozon, aerosoller vd.) gereğinden fazla oluşmasını engellemeliyiz. Aslında sera gazları iklim sistemi içinde vazgeçilmez bir yere sahiptir. Çünkü güneşten gelen kısa dalga boylu radyasyon atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır. Yer tarafından tutulan güneş radyasyonu daha sonra uzun dalga boylu yer radyasyonu olarak atmosfere bırakılır. Bırakılan uzun dalga boylu radyasyonun bir bölümü atmosferde bulunan sera gazları tarafından tutulur ve tekrar bırakılır. Atmosferin ısınmasında başlıca etkiye sahip olan doğal sera gazlarının bulunmaması durumunda yeryüzünün sıcaklığının bugüne göre ~30 °C daha soğuk olacağı hesaplanmıştır. Bunun yanı sıra atmosferde çeşitli insan kaynaklı nedenlerle miktarı artan bu gazlar yeryüzünün sıcaklığında belirgin artmalara neden olmaktadır. İnsanoğlu atmosferde bulunan gaz oranını arttırdıkça Dünya her geçen gün biraz daha ısınacaktır.

Peki bu gazları hangi ülke atmosfer ne kadar salıyor? Bu gazların yaklaşık %38’ini Amerika Birleşik Devleri, %19’unu Rusya, %16’sını ise diğer G8 ülkeleri olan Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere (ABD ve Rusya hariç), %2’sini Avustralya atmosfere salıyor. Bu ülkeler ve diğerleri aslında herkes durumun ciddiyetinin farkında; ama kimse somut bir adım atmıyor. Herşey ortada olmasına rağmen neden insan bile bile ölüme gider? Bu sorunun cevabını bulduğumuz zaman umarım iş işten geçmiş olmaz.

Kaynaklar:
Bilim ve Teknik, Eylül, 1998, Küresel Isınma Rekor Kırıyor
Bilim ve Teknik, Şubat, 2000, Küresel Isınma
Bilim ve Teknik, Eylül, 2001, Küresel Isınma ve Olası Etkileri
Bilim ve Teknik, Ekim, 2002 Buz Örgütlerinin Geleceği (Küresel Isınmanın Sırrı)
Bilim ve Teknik, Ocak, 2003, Küresel Isınmayı Durdurmak
Kandilli Rasathanesi, 2005, Boğaziçi Üniversitesi, koeri.boun.edu.tr/meteoroloji

Bu yazı 12 Şubat 2005 tarihinde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı şemsiyesi altındaki iklimnet.org* adresinde yayımlanmıştır.

Yazar adı ve yayın adı kaynak belirtilerek özgürce kullanılabilir.

Güler, B. 2006. Saatli Bomba!, yerbilimleri.com/saatli-bomba

Görüntü: mashcreative.co.uk

Bir yanıt yazın