Johannesburg yakınlarındaki Mponeng altın madeninde radyasyon ve sülfürle beslenen bakteri türüne rastlanıldı. Güney Afrika Cumhuriyeti bu tür bakterilerin bulunduğu ilk yer mi?
Altın Madeni Güneş Etkisinden Uzak Yaşam İçeriyor
Güney Afrika’daki bir altın madeninin derinliklerinde güneş etkisinden tümüyle bağımsız yaşayan bilinen ilk (!-ilk örnek olduğu kuşkulu; Ballard 1990′larda “Oşinografi’de Araştırmalar” adlı yapıtında Güney Amerika açıklarında, Pasifik’teki Galapagos adaları bölgesinde 3000 m derinliğindeki deniz tabanında yer alan sıcak odada/mağma çıkışında sıcak sularda kükürtle beslenen organizmalardan söz etmektedir. Ayrıca, yine 1990′ların sonlarında “Nature” dergisinde yayımlanan bir özet haberde Japonya açıklarında binlerce metre derinlikte kükürtle beslenen organizmaların varlığından sözedilmektedir-çn).
Bakteriler, varlıklarını, kendilerine gereken besini üretmek için doğal radyoaktivite enerjisini kullanarak, fotosentezden yararlanmaksızın sürdürmektedirler. Uzmanlar diğer gezegenlerde de benzer yaşam biçimlerinin var olabileceği yorumunu getirmekteler.
Bakteriler 3-4 km derinlikte bazalttaki bir çatlak içinde kapanlanmış eski suda yaşamaktadırlar. Princeton Üniversitesi‘nden (New Jersey, ABD) bilim insanları ve meslektaşları, Mponeng altın madeninde (Johannesburg yakınları, Güney Afrika) dar bir araştırma kuyusu yardımı ile bu çatlaktan aldıkları suyu analiz etmişler ve ardından da kuyu kapatılmıştır.
Çok sayıda bakteri türü saptanmış, ancak RNA ardıllanmaları bakterilerin çoğunun daha önce bilinmeyen ve Desulfotomaculum adı verilen bir türe ait olduğunu göstermiştir.


Araştırma lideri, Ulusal Tayvan Üniversitesi‘nden Li-Hung Lin, New Scientist’e çok sayıda yüzey altı ortamda benzer türden bakterilerin bulunmuş olduğunu belirtmekte ve eklemektedir: “Bizim bu çalışmamızı eşsiz kılan nokta, bakteri topluluğunun fotosentez ürünlerine bağlı olmayışıdır.”
Alternatif Güç
Tüm canlı organizmalar, doğrudan ya da dolaylı olarak güneş kaynaklı bir enerji kaynağına gerek duyar. Yeşil bitkiler, örneğin şeker moleküllerinde karbon ve hidrojen atomları arasındakiler türünden, enerji-yoğun kimyasal bağlar oluşturmak için, fotosentez adı verilen bir süreçte güneş enerjisinden yararlanırlar. Bu bağlarda depolanan enerjinin bir bölümü, daha sonra, canlı organizma hidrojeni oksijenle değiştirdiğinde, CO2 yayarak açığa çıkar.
Bu bitkiler, güneş enerjisi olmaksızın bu kimyasal bağları oluşturamazlar. Ancak, Mponeng bakterilerinin bir başka enerji kaynağı söz konusudur.
Lin, “Sülfat ve hidrojen gazı jeolojik süreçlerle üretilir” açıklamasını getirmekte ve eklemektedir “Bakteriler yaşamak için bu besini kullanır”.
Radyasyon Enerjisi
Kayaçlardaki uranyum ve diğer radyoaktif elementler, kimyasal bağları parçalama yetisindeki yüksek-enerjili hidrojen gazı üreterek su moleküllerini tahrip eden radyasyon yayarlar. Bu bakteriler bu hidrojen gazını kayaçtaki sülfat (SO4) moleküllerini hidrojen sülfite (H2S) dönüştürmek için kullanmaktadırlar. Bu, fotosentezin enerji kapanlayan eş değeridir. Hidrojen gazının bu bağları oluşturmak için yeterince enerjik olmasını sağlayan radyasyon enerjisi, güneş enerjisinin yerini alır.
Araştırma grubu buldukları hidrojen sülfit’in içinde kükürt atomlarını test etmiştir. İzotopların -aynı elementin farklı kimyasal biçimlerinin- oranı, sülfit’in bu canlı organizmalar tarafından yakın dönemlerde üretilmiş olduğunu kanıtlamıştır.
Ölüyorlar Mı, Gelişiyorlar Mı?
Okyanus çökellerinde, volkanlarda ve petrol içeren çökellerde de sülfat-yiyen diğer bakteriler bulunmuştur. Ancak bunların tümü de, ya fotosentez sonucunda üretilen kimyasallardan yararlanmaktadırlar ya da kapanlanıp öldükleri mi yoksa geliştikleri mi açıklığa kavuşturulamamıştır.
Lin, örnekte, ksenon gibi asal gazlara yönelik bir çalışmanın, Mponeng su örneğinin 20 yıl boyunca yüzeyden yalıtılmış olduğunu gösterdiğini belirtmektedir. Bu ise, bakteri topluluğunun “yüzeydeki fotosentez sürecinden tümüyle bağımsız” olmuş olması gerektiğini göstermektedir.
Lin, bu toplulukların dünyada hangi ölçüde yaygın olduklarının bilinmediğini eklemektedir. Ancak, duraylı ve gün ışığından bağımsız yaşam biçimlerinin bulunması diğer gezegenlerde de benzer canlıları bulma umudunu artırmaktadır.
Indiana Üniversitesi‘nden (Bloomington, ABD) araştırma ekibi üyesi Lisa Mary Pratt, NASA tarafından desteklenen ve Mars’ın donmuş yüzey katı altında tam da aynı türden canlı yaşamı varlığını aramak için sondalar tasarlayan ekibin başkanlığını da yürütmektedir.
Araştırmacıların bulguları Science dergisinin 314. sayısının 479. sayfasında yayımlandı.
Bütün hakları Dursun BAYRAK’a aittir.
Kaynakça:
MacKenzie, D. 2006. Gold mine holds life untouched by the Sun, newscientist.com