ESA: Dünya’nın Bilinen En Kapsamlı Yerçekimi Haritası

Avrupa Uzay Kurumu‘nun (ESA) yerküreyi daha iyi gözlemlemek için giriştiği iddialı bir projenin parçası olan yerçekimi haritası, Norveç’te düzenlenen Yaşayan Gezegen Sempozyumu’nda (ESA Living Planet Symposium 2010) sunuldu. Üretilen renkli harita yer çekiminin dünya üzerinde her yerde varolan ama çok ufak farklılıklar da içeren etkisini gözler önüne seriyor. Haritada kırmızı renkler ortalama yerçekimi yüzeyinin üstünde, mavi renkler ise altında kalan bölgeleri işaret ediyor.

Dünya, hafif yassı bir küreye benzeyen elipsoit şekle sahiptir. Dünya’nın geometrik olmayan gerçek biçimi geoittir/jeoiddir. İzlanda ve çevresinde bu elipsoidin yaklaşık 80 metre yukarısından geçen yerçekimsel yüzey, Hint Okyanusu’nda da ise 100 metre aşağıya denk düşüyor.

Geoit olarak bilinen yer çekimi haritasını, Avrupa’nın uzayda seyreden Goce uydusunun gönderdiği verilere borçluyuz. Bu uydunun özelliği, dünyadan uzaklığından ziyade yakın olması. Şu an yörüngesi dünyaya en yakın olan uydu olarak biliniyor. Goce’nin topladığı yerçekimi verileri birçok yönden araştırmacıların işine yarayacak. Örneğin okyanuslardaki dev su kütlesinin ısıyı nasıl hareket ettirdiğinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak.

2009 yılında fırlatılan Goce uydusu, güney ve kuzey kutupları arasında dünyadan sadece 254,9 km irtifada mekik dokuyarak hareket ediyor. İçindeki cihazlar o kadar hassas ki, dünyanın yerçekiminde 1/10.000.000.000.000 oranında bir oynamayı dahi saptayabiliyor. Böylelikle artık araştırmacılar, dev sıradağlardan okyanus altındaki derin çukurlara değin dünyanın değişik bölgelerinde çok ufak da olsa varolan yerçekimi farkını ölçebiliyor.

Uydunun topladığı iki aylık veriler, yerbilimcilerin (jeologların) ‘geoit’ olarak adlandırdığı haritaya dönüştürüldü. Söz konusu haritanın her bir noktasında yerçekiminin gücü 90 derecelik dikey bir açıyla kendini gösteriyor.

Goce uydusu verilerini değerlendiren heyetin başkanı Profesör Reiner Rummel, ”varsayımsal bir yüzey” oluşturduklarını söylüyor: ”Bu yüzeyin herhangi bir noktasına bir top bıraktığınızı farzedin, olduğu yerde kalacaktır.” Araştırmacılar, bu en uygun (ideal) yüzeyi belirledikten sonra, dünyanın hangi bölgelerinin ”altta”, hangilerinin ”üstte” kaldığını hesaplıyor.

Şayet dünyanın denizlerinde yel (rüzgâr), dalga, gelgit olayı veya akıntılar olmasaydı, bu su kütlesinin alacağı ideal şekil geoit yüzey olacaktı. Dolayısıyla okyanusbilimciler, yeni haritayla çok ilgililer. Okyanusların gezegenin bir ucundan diğer ucuna ısı ve enerjiyi nasıl naklettiğini gösteren iklim modelleri oluştururken, yeni haritanın çok faydalı olacağını söylüyorlar.

Ayrıca yerçekimi haritasının daha birçok kullanım sahası var. Örneğin mühendisler, boru hatlarındaki bir sıvının doğal olarak hangi istikamette ilerlemek isteyeceğini ölçmek için, geoit hesabına başvurabilecek. Yanardağların altındaki magmanın faaliyete geçmesinin, yerçekiminde ufak oynamalara sebep olabildiği biliniyor. Uzmanlar, yerçekimindeki farklılıkları gösteren verilerin, yanardağ patlamalarına ve depremlere maruz kalan bölgelerde yerin altındaki etkinliği daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını söylüyor. 

Kaynakça
BBCTürkçe, 2010. Yerçekimini ölçen yeni bir dünya haritası (Goce satellite views Earth’s gravity in high definition), Bilim ve Teknoloji, BBC Türkçe Servisi, Londra, İngiltere, bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/06/100629_gravity_goce.shtml, 4 Temmuz 2010 tarihinde ulaşıldı.
ESA, 2010. GOCE giving new insights into Earth’s gravity, News, European Space Agency, Bergen, Norway, esa.int/esaCP/SEMY0FOZVAG_index_0.html, accessed at July 4th 2010.