Uzun zamandır benzeştirme yöntemini kullanan jeologlar, bir inceleme sürecinde ortak yönlerden anlam çıkarma, bilimsel açıdan sorgulama ve gerçek zamanlı âkıl yürütme eylemlerini gerçekleştiriyorlar; ancak günümüz yapay zekâsı ise hâlâ benzer karar aşamalarını taklit etmekte zorlanıyor. Bunu idrak etmek basit bir avuntu gibi görünse de aslında büyük bir değişime uğrayacak olan çalışma düzeniyle birlikte başarı ve mutluluk da kaçınılmaz olarak yeniden şekillenecek.
Geleneksel çalışma biçimleriyle yapay zekânın hâkim olduğu hızla değişen bir gelecek arasında sıkışan tüm yerbilimciler; endişe, kaygı ve baskı altındalar ve giderek gerilim artıyor. Ortalık yatışınca, yeni bir düşünce öne çıkıyor. Pek çok meslek grubu düşünüldüğünde, ne kod yazmak ne de yeni yazılımları kullanmak fark yaratmayacak olsa bile düşünme yöntemi nedeniyle öne çıkan jeologlar, belki de bu dönemin en uygun ve yegâne seçeneği olacaktır.
Saha jeologları; karmaşık, kaotik ve gürültülü ortamlarda çalışır. İnce kesitteki tane boyutundan, jeolojik istiflerin mostrasına kadar çok farklı ölçekteki bilgiyi birleştirir. Hatta depremlere yol açan yapıların araştırılması sonucunda da bölgesel tektonik hikâyeyi bilgilerine eklerler. Ne var ki, her bir gözlem geçicidir ve her bir yorumlama düzeltmeye ve gözden geçirmeye açıktır.
Sahada görülen yapıların; eskizi çizilir, ayrıntılı açıklaması yazılır, jeolojik süreçleri hakkında varsayım üretilir ve üretilen veri, sağlaması yapılarak kontrol edilir. Doğası gereği tam bir saptama yapılamaz, hep olasılıklı düşünülür. Benzerlikler fark edilse de yetersiz kalınan noktalar da bilinir. Tamamlanmamış verileri sürekli sentezleme, ön sonuçları sorgulama, kurgusal örneği geliştirme gibi bir tür düşünce felsefesi, bugün çoğu makine öğrenimi örneklerinin işleyişinden temelde farklıdır.
Günümüz yapay zekâsı, eğitim verilerinden elde edilen örüntüleri hatırlamada ve boşlukları doldurmada çok etkilidir. Fakat belirsizliğin mantığını dinamik olarak irdelemede, alternatif varsayımları kıyaslamada veya bir gözlemin uyumlu mu uyumsuz mu olduğunu bilmede hâlâ zorlanmaktadır.
Bu bağlamda jeologlar; kıt veriden çıkarım yapmak ve muğlaklık içinde örnek kurgulama gibi yapay zekânın üstesinden geldiği işleri, daha yapay zekâ terimi bu kadar moda olmamışken de yapıyorlardı.
Yapay Gerçeklik Çağında Gerçekliğin Önemi
Saha jeolojisinden çıkarılacak ders şu; gerçekliğin yerini hiçbir şey tutamaz.
Pütürlü bir dokuyu algılamak, belli belirsiz bir renk farkını görmek ve tortulların çimentolanma tiplerini tanımak gibi kolay fark edilemeyen değişiklikleri de saptamak için gözleri ve elleri yani duyuları eğitiriz. Çünkü veri setinin detaylarına göre oluşturulan çökelme örneklemesi değişiklik gösterebilir. Litoloji ve çökelme ortamını saptarken laboratuvar ölçümleri, kuyu loglarındaki izler ve hatta sismik genlikler mutlaka fiziksel bir gerçekliğe dayandırılır.
Yapay loglar, gerçeğimsi sismik kesitler, otomatik oluşturulan yorumlamalar gibi yapay zekâ tarafından üretilen çıktıların gelişmeye başladığı bir dünyada, dijital sonuçları olduğu gibi kabul etme eğilimi karşı konulamaz bir güç olacaktır. Ancak yapay gerçekçilik, gerçek gerçekçilik değildir. İşin içinde fiziksel durumu anlayan ve deneyime sahip bir insan olmadığı sürece, bu çıktıları değerlendirmek mümkün değildir. Aksi hâlde, kumun üzerine kale inşaa etmek gibi önlem almadığımız hatalı sonuçlarla karşılaşırız.
Tahminleri kontrol etmek, yorumları test etmek, tutarsızlıklara dikkat etmek ve yüzeysel görünümlere karşı sağlıklı bir şüpheciliği sürdürmek gibi eylemlerin sonucunda yapay zekâ araçlarıyla çalışmak da gittikçe artarak saha jeolojisi çalışmasına benzeyecektir.
Önümüzdeki Yol
Yapay zekânın ne tamamen olgunlaştığı ne de kolayca göz ardı edilebildiği o tuhaf zaman dilimi yaşanıyor yani, tam olarak melez ya da karma bir dönemin içindeyiz. Ama mevcut durum jeologların atlattığı ne ilk ne de son dönüşüm olacak. Elle çizilen haritaların var olduğu günlerden fotogrametriye, ilk sismik kesitten 3 boyutlu görselleştirmeye kadar jeologlar uyum sağlamıştır. Çünkü temel beceriler herhangi bir araca bağlı değildi.
Gelecekte en iyi iş akışı, insanları ve makineleri karşı karşıya getirmekle ilgili olmayacak. Makine önerileriyle insanın, âkıl yürütme seviyesini artırmakla ilgili olacak ve yerbilimciler güçlü becerilerine odaklanırsa, bu melez alanda da dikkate değer bir şekilde liderlik etmeye hazır olacaklar.
Sonuçta, yapay zekâ bir olgunun ana hatlarını daha hızlı çizebilir. Yine de, Dünya’nın anlatmak istediği hikâyeyi kavramak için hâlâ bir jeoloğa ihtiyaç var.
Kaynakça
Austin D., (2025) Thinking like a geologist in the age of AI. Geoexpro
Zhao T., Wang S., Ouyang C., et al., (2024). Artificial intelligence for geoscience: Progress, challenges, and perspectives. The Innovation 5(5), 100691.
Atıf
Austin, D. 2025. Yapay Zekâ Çağında Bir Jeolog Gibi Düşünmek, çev. Güler, B. ed. Karagöz, A. H.
