Ey-yaf-yal-la-yö-kül (İz. Eyjafjallajökull).. Yaklaşık 190 yıl sonra 2010′un Mart ve Nisan aylarında, İzlanda’daki Eyyafyallayöküll Yanardağı patlamıştı.. Ardından da, içindeki bütün kin ve nefreti kusan yanardağdan yayılan kül bulutu, Avrupa’daki hava ulaşımını felç etmişti.. Çıkan onca patırtıdan sonra Eyyafyallayöküll Yanardağı’nın vücut hatları ortaya koyulmuş durumda..
Eyyafyallayöküll Yanardağı’nı gözlemleyen yanardağbilimciler (volkanologlar), yanardağın patlamasına neden olan olayları aşama aşama ortaya çıkardıklarını söylüyorlar. Yanardağ, iki ana patlama evresi geçirmişti.. Buna göre, ilk olarak 1994 ile 1999 yılları arasında, yanardağın altındaki mağmanın yaptığı sokulumlar sonucu sil yapıları oluşmuş. Mağmanın sokuluma devam etmesi sonucu, sil oluşumu giderek çoğalmış ve aynı zamanda dayk yapısı da oluşmuş. Mağmanın sil ve dayk aracılığıyla yukarı çıkması sonucu dağın şekli de değişmiş. Ve beklenen son, aşağıdan eriyik malzeme geliyor.. 2010 Mart’ında, daykın yükseldiği bölgede şiddetli püskürmeler meydana gelmiş ve yanal bir patlama oluşmuş. 2010 Nisan’ında, eski mağma ile yeni mağma bir araya gelmiş ve dağın zirvesine giden bacada yol alan mağma çok şiddetli bir şekilde patlamış.
Nisan ayındaki patlamayı biraz açmak gerekirse.. Yanardağın altında en son 1820′de meydana gelen patlamadan kalma eski bir mağma odası bulunuyormuş. İşte, patlamanın çok şiddetli olmasının nedeni, mevcut durumdaki eski mağmatik kütle ile yeni mağmanın birbirine karışmasıymış. Sonuçta daha fazla gaz üreten yoğun bir karışım ortaya çıkmış.. Yanardağ şiştiği zaman, maden suyu içmez. Ee..e, o zaman biriken gaz nereye gidecek.. Bu gaz etkisi dışında patlamanın şiddetini arttıran diğer bir neden de zirvenin buzla kaplı olması ve hidrovolkanik patlama (phreatomagmatic eruption) yani işin içinde eriyik mağma dışında su da var..
Araştırmaya yürüten takımdan Freysteinn Sigmundsson (İzlanda Üniversitesi), “Her yanardağın altında musluk borularını andıran bir tesisat düzeni vardır. Biz de Eyyafyallayöküll’ün patlama sürecinin tümünü ele alan bir örnekleme ile yerin altındaki tesisatı ortaya çıkarttık.” diyor. Yanardağın altındaki büyük mağmatik sokulumun patlamanın temel nedeni olduğu belirten Sigmundsson’a göre, tesisat borularına benzetilen mekanizma düşünüldüğünden de karışık yerbilimsel mekanzimaya sahip.
Küresel konum sistemi (GPS), titreşimölçer (sismometre) ve radar görüntüsünden oluşan verileri kullanan araştırmacılar, Eyyafyallayöküll Yanardağı’nın altındaki mağmatik mekanizmanın ayrıntılı bir taslağını üretmiş. Nasıl mı.. İlk olarak GPS teknolojisiyle yanardağın üzerindeki ufak bir şekil değişikliği saptanmış. Bu önemli bir ipucu olarak algılanmış ve yanardağ farklı aygıtlarla da yakın takibe alınmış. Elde edilen tüm verilerin ışığında, eriyik halde bulunan minerallerin doldurduğu çatlak ve boşluk ağı ve bu ağı besleyen mağma odası tanımlanmış.
Eyyafyallayöküll’deki patlamanın, yanardağı bol olan İzlanda’da daha büyük çaptaki Katla Yanardağı’nda da bir patlamayı tetikleyip tetiklemeyeceğinden endişe ediliyordu. Fakat araştırmacılar, her yanadağın altında çatlaklar, boşluklar ve mağmadan oluşan tesisatın, birbirinden çok farklı yapıda olduğunu söylüyorlar.
– The paper, including a complete list of authors, is available from Nature.
– Other data concerning the eruption are available.
– Co-author Páll Einarsson says that Eyjafjallajökull is not a difficult word.
– Eyjafjallajökull / Global Volcanism Program
Kaynakça
Amos, J., 2010. Scientists picture Icelandic volcano’s ‘plumbing’, Science & Environment, News, BBC, London, England, accessed at November 21st 2010.
BBCTürkçe, 2010. Yanardağa musluk tamircisi gibi bakan İzlandalı ekip, BBC Türkçe Servisi, Londra, İngiltere, 20 Kasım 2010 tarihinde ulaşıldı.
Sakai, J., Deretsky, Z., Sigmundsson, F. and Feigl, K. L., 2010. Intrusion triggering of the 2010 Eyjafjallajökull explosive eruption, People in the News, Department of Geoscience, University of Wisconsin-Madison, Madison, Wisconsin, USA, accessed at November 20th 2010.

Zaman çizelgesindeki ilk üç panel, 1994, 1999 ve 2010’un ilk aylarında gerçekleşen, magmanın yeraltına sızarak yer deformasyonlarına ve sismik olaylara neden olduğu belirgin içsel hareketleri (intrüzyonları) göstermektedir. Bu huzursuzluk döneminde herhangi bir püskürme gerçekleşmemiştir.
Dördüncü panel, 20 Mart – 12 Nisan 2010 tarihleri arasında gerçekleşen ilk püskürmeyi göstermektedir. Bu süreçte bazaltik magma (kırmızı renkle gösterilmiş) dağın yamacından yüzeye çıkmıştır.
Beşinci panel ise 14 Nisan – 22 Mayıs 2010 tarihleri arasındaki ikinci püskürmeyi göstermektedir. Bu sefer, farklı türde bir magma olan trakiandezit (turuncu ile gösterilmiş), buz örtüsüyle kaplı zirvenin altından patlayıcı şekilde fışkırmıştır. Magmanın buzla etkileşimi, püskürmenin şiddetini başlangıçta artırmış; bunun sonucunda 30.000 fit (9.144m) yüksekliğe ulaşan bir partikül sütunu oluşmuş ve bu durum haftalarca Avrupa’daki hava trafiğini kesintiye uğratmıştır.
Kaynak: Zina Deretsky (National Science Foundation)