Jüpiter’in Uydusu İo’nun Jeoloji Haritası Üretildi

Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni olan Jüpiter büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşuyor ve yapısı itibariyle gaz devi sınıfına giriyor. Jüpiter’in 63 doğal uydusundan dördü olan; İo, Europa, Ganymede ve Callisto’yu, ilk kez gökbilimci Galileo Galilei 1610 yılında kendi yaptığı basit teleskopla keşfetmişti. 1970′lere kadar bilinen uydu sayısı 13 iken Jüpiter’e gönderilen Voyager uzay araçları ve…

devamını oku

Ay’da Güncel Jeolojik Etkinlikler Sonucu Horst ve Graben Oluşuyor

Yıllar geçse de Ay aynı görünümünü koruyor mu?.. Her ne kadar milyonlarca yıldır kraterler ve yüzeyindeki diğer oluşumlar olduğu gibi duruyor gözükse de, Ay her zaman bu şekilde değildi. Yüz milyonlarca yıl Ay’a çarpan göktaşları (meteorlar) da Ay’ın yüzündeki kraterleri oluşturmuş. Tamamıyla soğumuş olan Ay, Dünya’ya her zaman ayni yüzünü gösteriyor. Ay’ın başlangıçta nasıl oluştuğu…

devamını oku

BAS: Antarktika Buzullarının Altındaki Topoğrafya Ortaya Çıkarıldı

Antarktika kıtasının buzullar olmadan nasıl görüneceğine dair kapsamlı çalışmanın sonuçları açıklandı. Britanya Antarktika Araştırmaları Kurumu tarafından yapılan çalışmada kıtanın kaya tabanını 3 boyutlu olarak gösteren bir model ortaya çıkarıldı. Antarktika üzerinde 27 milyon noktadan toplanan verilere dayanılarak oluşturulan modelin adı Bedmap2. Araştırma ekibinden Hamish Pritchard ortaya çıkan model sayesinde dünyanın diğer coğrafi bölgelerinde görülen dağ, vadi,…

devamını oku

Antarktika’daki Sondaj Vostok Gölü’ne Vardı

Rus biliminsanları Güney Kutbu’nda (Antarktika kıtasında) buz tabakasını 4 kilometre delerek altta gömülü bir göle ulaştıklarını açıkladılar. Saint Petersburg merkezli araştırma enstitüsünden mühendisler, ilk kez bu tip bir tatlı su gölüne sondaj yapmayı başaran ekip olarak tarihe geçti. 1990 yıllarında başlayan sondaj çalışmalarında, kıtada, şimdiye kadar 300’e yakın yeraltı gölü bulundu. Üstündeki Rus araştırma üssüne atfen Vostok…

devamını oku

Geleceğin Teorik Süper Kıtası: Amasia

İlk önce Arktik Okyanusu ve Karayipler yok olacak. Ardından Kuzey Kutbu’nda çarpışacak olan Asya ile Avrupa (Avrasya) ve Amerika, yeni bir süper kıtayı meydana getirecek.. Özetle, Avrasya’ya kardeş geliyor, Amasia (Amerika+Asya).. Unutmadan, yeni süper kıta modelinde sadece Antarktika ayrı kalıyor. Yale Üniversitesi’ndeki yerbilimciler (jeologlar), Amerika ve Avrasya kıtalarının 50 ila 200 milyon yıllık bir süre içinde birleşeceğini…

devamını oku

Kripton-81 ile Nübiya Kumtaşı Akiferi’nin Keşfi

Dünyanın en eski akiferlerinden biri olan Nübiya* Kumtaşı Suvereni** (NKS), Kuzey Afrika’da 2 milyon kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Söz konusu alanın neredeyse tümünü kaplayan yeraltısuyu, kayaların ve kumun arasından son derece yavaş bir şekilde Akdeniz’e doğru ilerliyor; neden hidrolik gradyan, darcy.. Mısır ve Libya’daki efsanevi vahaların kaynağı NKS’nin nasıl bir döngüye sahip olduğu yani akiferin nasıl…

devamını oku

Afrika’nın Akifer Haritası

Nedir, bu akifer (suveren).. Her jeolojik (yerbilimsel) birim bünyesinde su içermez veya barındırdığı suyu vermez ya da zorluk çıkarır. İşte bu sınıfta: akifüj (susavan), akiklüd (suvermez) ve akitard vardır. Akiferse candır, birkaç türü vardır. Ama hepsi su içerir, taşır ve bu mevcut suyun neredeyse tamamını verir. Neredeyseden kasıt şu; santrifüj, kılcal saçak (kaliper), adhezyon, kohezyon…

devamını oku

Kanada’da 1,5 Milyar Yaşında Su Bulundu

Kanada’daki bir kurşun-çinko madeninde tarih öncesi dönemden kalma su bulundu. Suyun 1,5 milyar yıllık olduğu belirtiliyor. Sülfür cevherlerinde bulunan suyun daha önce yüzeyde olduğu ve zamanla kayaların arasından sızıp yeraltında biriktiği düşünülüyor. Laboratuvar incelemeleri devam eden suyun şimdiye kadar bulunan en yaşlı su olduğu belirtiliyor. Ayrıca suyun içinde mikroorganizma bulunup bulunmadığını belirlemek için test yapılıyor….

devamını oku

Grönland Buzullarının Sakladığı Büyük Kanyon

Grönland’ın büyük kısmını örten buz tabakasının altında, dünyanın en büyük kanyonlarından biri keşfedildi. Henüz buzul tabakası yokken, yaklaşık 4 milyon yıl önce, oradan akan büyük bir nehir, en az 750 kilometre uzunluğa ve 800 metreden fazla derinliğe sahip kanyonu şekillendirmiş. Kanyon, iklim değişikliği konusunda çalışma yürüten araştırmacıların radar yoluyla Grönland’ın temel kayalarını haritalarken kazayla ortaya…

devamını oku

Kuvars Zengini Kayaçların Kıtasal Kabuk Deformasyonundaki Rölü

Yeni yapılan araştırmaya göre (öz aşağıda) depremleri önceden tahmin etmek, dağ oluşumlarını ve kıta tektoniğini anlamak için yeraltındaki kuvars yataklarından faydalanılabilir. Yerdoğabilimci Anthony Lowry (Yutah Devlet Üniversitesi) ve Marta Perez-Gussinye’nin (Londra Üniversitesi) ortak araştırması fay hatlarının, dağların, vadi ve düzlüklerin oluşumunun ve konumunun ardındaki gizemi çözmeyi amaçlıyor. The role of crustal quartz in controlling Cordilleran deformationLarge-scale…

devamını oku

Depremlerle Yaşamayı Öğrenen Bir Toplum: Japonlar

Dünyayı tsunami kelimesiyle tanıştıran Japonya oldu. Sözcük anlamı “liman dalgası” olan tsunami, deprem sonrasında meydana geliyor. 1707 yılında gerçekleşen ve Şikoku adasını etkileyen bir açık deniz depreminin binlerce kişinin ölümüne yol açtığı belirtiliyor. Japonya, birden fazla tektonik plakanın üzerinde bulunuyor ve yılda yaklaşık 1000 sarsıntı yaşıyor. Küçük sarsıntıların çoğu kamuya yansımıyor; Japonya’da yaşayanlar da orta…

devamını oku

Çin’in Arsenikli Yeraltısuları

Çin’de yapılan bir araştırma, neredeyse 20 milyon kişinin arsenikli su içtiğini gösteriyor. Science dergisinde yayınlanan araştırmada biliminsanları, ülkenin jeolojik yapısına bakarak en tehlikeli olabilecek yerleri belirledi. Arsenik doğal olarak yerkabuğunda bulunur. Ama yeraltısuyuna karışması, bu suya uzun süre maruz kalanlarda büyük sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlar cilt (deri) hastalıkları ile cilt, akciğer, mesane (idrar kesesi) ve böbrek kanseridir….

devamını oku

Ay ile Dünya Benzer İç Yapısına Sahipmiş

Uydu fotoğrafları ve çeşitli çalışmalar, Ay’ın sahip olduğu yüzey şekline dair en ince ayrıntıları gözler önüne sererken, iç yapı hakkındaki bilgiler tahminlerin ötesine geçememişti. Yeni araştırma bu konudaki bilinmeyenleri ortaya çıkarıyor. Son teknolojiyi içeren sismik yöntemler, Ay’ın Dünya’nınkine benzer bir çekirdek yapısına sahip olduğunu gösteriyor. Apollo görevleri sırasında 1969 ile 1972 yılları arasında yerleştirilen ve 1977…

devamını oku

Yeryüzeyinin Geçirgenlik Haritası

Hidrojeoloji açısından geçirgenlik önemli bir değişkendir. Haliyle hidrojeolojinin üst konusu olan ve daha kapsamlı bir alana hükmeden hidrolojide (subilimde) de önemlidir. Kulakları çınlasın Mehmet Hocamızın, Gözenekli Ortam Hidroliği dersinde bizlere anlattığı kadarıyla şunu söyleyebilirim. Gözenekli bir ortamdaki akışkanın akışı, o ortamın akışkanı geçirebilme yeteneği ile sınırlıdır. Düz bir hidrojeolog açısından geçirgenlik hem akışkana hem de…

devamını oku

Bir Yanardağın Anatomisi: Eyyafyallayöküll

Ey-yaf-yal-la-yö-kül (İz. Eyjafjallajökull).. Yaklaşık 190 yıl sonra 2010′un Mart ve Nisan aylarında, İzlanda’daki Eyyafyallayöküll Yanardağı patlamıştı.. Ardından da, içindeki bütün kin ve nefreti kusan yanardağdan yayılan kül bulutu, Avrupa’daki hava ulaşımını felç etmişti.. Çıkan onca patırtıdan sonra Eyyafyallayöküll Yanardağı’nın vücut hatları ortaya koyulmuş durumda.. Eyyafyallayöküll Yanardağı’nı gözlemleyen yanardağbilimciler (volkanologlar), yanardağın patlamasına neden olan olayları aşama aşama ortaya çıkardıklarını söylüyorlar. Yanardağ, iki…

devamını oku

Afar Rift Vadisi Yeni Bir Okyanusun Doğuşuna Tanık Oluyor

Biliminsanları Afrika kıtasında yeni bir okyanusun doğumuna tanık olunduğunu söylüyor. Etiyopya’da 2005 yılında açılmaya başlayan 60 kilometre uzunluğundaki yarık bu zamandan beri yavaş yavaş genişliyor. Araştırmacılar, ileride Afrika kıtasının bu noktada ikiye bölüneceğini düşünüyor. Ama bu sürecin yaklaşık 10 milyon yıl alacağı tahmin ediliyor. Yerbilimciler (jeologlar), Etiyopya’nın ücra bir köşesinde yer alan Afar bölgesinde gözlemledikleri karşısında hayrete…

devamını oku

Dünya’nın En Yüksek Noktası Olan Everest’in Zirve Yüksekliği 8.848 Metre

Uzun süredir Everest’in yüksekliği (yükseltisi, rakımı) konusunda anlaşamayan Çin ile Nepal nihayet bir uzlaşmaya vardı. İki ülkenin sınırları boyunca uzanan dünyanın en yüksek dağının yüksekliğinin 8.848 metre olduğuna karar verildi. Çinli yetkililer, kaya yüksekliğini ölçmek gerektiğini söylerken, Nepalliler ise Everest’in üzerindeki kar tabakasının da hesaba katılması gerektiğinde ısrar ediyordu. Nepal’in başkenti Katmandu’da bir araya gelen temsilciler, sonuçta…

devamını oku

Jeolojik Takvimde “Antroposen” Sesleri Yükseliyor

İnsanoğlunun çevre, iklim kısaca Dünya üzerindeki etkilerinin milyonlarca yıl sürecek değişimlere neden olup olmadığı tartışmaları süre dursun, sanayi devrimi ile yeni bir döneme girdiğimizi savunan kesimin sesi biraz daha gür çıkmaya başladı. Aralarında bir Nobel Ödülü sahibinin de bulunduğu dört bilimci tekrar, dünyanın yeni bir jeolojik (yerbilimsel) döneme girdiğini savunarak, bu çağa Antroposen (Yeni İnsan, İnsan Çağı)…

devamını oku

Batı Bangladeş’i Nasıl Zehirledi?

Bangladeş’te Birleşmiş Milletler (BM) milyonlarca insana su sağlayacak bir proje ile yardım etmek isterken onlara arsenikle kirlenmiş içme suyu getirdi. Yani BM, kaş yapayım derken göz çıkardı. Bu olay tam anlamıyla bir cinayet. İnanılır gibi değil, sanki BM’nin elinde bir akiferin hidrolojik, hidrojeolojik ve jeolojik modelini yapacak bir uzmanı yok mu? sorusu yanıtsız. Bangladeş’teki akifer sistemini etkileyen…

devamını oku

Jeolojinin Diyalektiği

“Ayaklarımızın altındaki yeryüzü kadar katı” diye bir İngiliz deyişi vardır. Ne var ki bu rahatlatıcı deyişin gerçekle ilgisi yoktur. Ayaklarımızın altındaki dünya sanıldığı kadar katı değildir. Kayalar, sıradağlar ve hatta kıtalar sürekli bir hareket ve değişim durumundadırlar, bu sürecin gerçek doğası ancak bu yüzyılın son yarısında anlaşılmaya başlanmıştır. Jeoloji, gezegenimizin içinde ve üzerinde gerçekleşen tüm…

devamını oku

Granit

Granit, başlıca kuvars ve alkali feldispat içeren ve tüm feldispatlarının içindeki plajiyoklaz miktarının %10-65 arasında bulunduğu, asidik (felsic) bileşimli, derinlik (plutonic, intrusive) kayacıdır. (Erkan, 2006) Granit’in kimyasal içeriğinin ortalama değeri, dünya genelinde yapılan, 2485 çözümlemeye[1] göre SiO2 (% 72.04), Al2O3 (% 14.42), K2O (% 4.12), Na2O (% 3.69%), CaO (% 1.82), FeO (% 1.68), Fe2O3 (% 1.22), MgO (%…

devamını oku

Fosil Depremlerin Gizemi

Kolorado Eyalet Üniversitesindeki araştırmacılar, günümüzde meydana gelen ve gelecekte de meydana gelecek depremlerin, nasıl ve neden meydana geldiğini daha iyi anlayabilmek için, antik (/eski) zamanlarda meydana gelen antik depremler (/fosil depremler) üstünde çalışma yürütüyor. Kolorado Eyalet Üniversitesinden, yerbilimci Doç. Dr. Jerry Magloughlin, [çn. eşsiz] fosil depremlerin meydana geldiği kayaçların üzerinde çalışıyor. Bu çalışma sonucu, günümüzdeki…

devamını oku

Volkanlar (Yanardağlar) Nasıl Çalışır?

Depremler ve kasırgalar genelde en yıkıcı doğal afet gibi görünseler de, volkanlar daha geniş-erimli etkiler üretebilirler. Filipinler’deki Pinatubo Volkanı’nın 1991 yılında yarattığı gibi, bir volkan tüm gezegeni çevreleyen bir sülfürik asit bulutu üretebilir. Volkanlar, mağma odalarının, bir diğer deyişle erimiş kızgın gereç hücrelerinin kaynayıp yüzeye çıkmasıyla oluşur. Bu mağma odaları, örtü kayacındaki bir çatlak ya…

devamını oku

Heart Dağı Yarım Saatte Yerdeğiştirdi

Bilim insanları, Montana-Wyoming (ABD) sınırındaki bir dağın bir zamanlar yarım saat içinde 62 mil (yaklaşık 100 km) taşındığını ve bunun başka yörelerde de tekrarlanmış olabileceğini belirtmekteler. Heart Dağı’nın doruğundaki kayaçlar tabanındakilerden 250 milyon yıl daha yaşlıdır. Bu, doruğun ve tabanın başlangıçtan beri birarada bulunmamış olduklarını düşündürür. Dağın günümüzdeki konumuna göçü, yıllar boyunca bilim insanları için…

devamını oku

Altın Madenindeki Yaşam

Johannesburg yakınlarındaki Mponeng altın madeninde radyasyon ve sülfürle beslenen bakteri türüne rastlanıldı. Güney Afrika Cumhuriyeti bu tür bakterilerin bulunduğu ilk yer mi? Altın Madeni Güneş Etkisinden Uzak Yaşam İçeriyorGüney Afrika’daki bir altın madeninin derinliklerinde güneş etkisinden tümüyle bağımsız yaşayan bilinen ilk (!-ilk örnek olduğu kuşkulu; Ballard 1990′larda “Oşinografi’de Araştırmalar” adlı yapıtında Güney Amerika açıklarında, Pasifik’teki…

devamını oku

Yeraltı Suyu Sondajı: Yaşamı Tekrar Tekrar Üretmek

Kendisini tanımaktan ve öğrencisi olmaktan onur duyduğum rahmetli hocamız İhsan KETİN “Genel Jeoloji” kitabının giriş bölümünde mesleğimizi ne güzel tarif eder. “Jeoloji mühendisinin laboratuvarı tabiattır. Yüksek dağların zirveleri, derin vadilerin yamaçları, çöllerdeki kumullar ve nihayet bütün yeryüzü onun çalışma sahalarıdır. Jeoloji, bir ilim olarak arz kabuğunu incelerken, bu kabuk içerisine gizlenmiş olarak bulunan maden, su,…

devamını oku

Dağ-Oluşumu Düşünüldüğünden Daha Hızlı!

Dağlar, karanlıklardan yavaşça yükselmelerini kavramayı güçleştirecek ölçüde yaşlı ve oluşum dönemleri belirsiz gibi görünmekteler. Jeologlar (yerbilimciler) uzunca bir süreden beri bu süreci (dağ-oluşum sürecini) yavaş, öğütücü ve sıcak bir süreç olarak modellemekteler. Ancak, yeni bir bulgu bu oluşum sürecinin düşünüldüğünden daha hızlı ve daha soğuk olduğunu düşündürmekte. Yeni Güney Galler Üniversitesi’nden Bas Hensen, “Dağ-oluşumunun bir yolu,…

devamını oku

Doğayı Okumuş, Anlamış Gerçek Bir Yenidendoğuş Adamı: Cesare Emiliani (1922-1995) ve Zaman

Cesare Emiliani Kimdir?İzotop jeokimyası[1] ve paleoklimatoloji[2] topluluğunun en yaratıcı-üretici simalarından biri olan Cesare Emiliani, 1922 yılında İtalya’nın Bologna kentinde doğdu. Bologna Üniversitesi‘nde jeoloji okuduktan sonra aynı üniversitede mikropaleontoloji[3] konusundaki doktora çalışmasını 1945 yılında tamamladı. 1946-1948 yılları arasında Floransa’da mikropaleontolog olarak çalıştı ve bu arada Bolonga yakınlarındaki Kretase[4] yaşlı killi birimlerle, Faenza yakınlarındaki Pliyosen[5] yaşlı birimlerin foraminifer taksonomisi ve stratigrafisi üzerine çok…

devamını oku

Kayaçlarda Doğal Elektrik Gerilimi

Ayrı ayrı kayaçlarda yürütülen tellür bazlı çalışmalar elektrik özdirencinin ya da doğal elektrik geriliminin var olduğunu açığa çıkardı. Bu enerjinin asıl kaynağı günümüzde hala bilinmiyor; ancak, kayaçların elektrik üretiminin günlük çevrimlerin, gökcisimleri çevrimlerinin ve yüz(lerce) yılda bir olan değişimlerin etkisinde kaldığı gerçeği, bu enerjinin kozmik kökenli olduğunu düşündürmekte. “Yeryuvarındaki kayaçların gerçekte kozmik enerjiyi -çektiği-” açıklaması…

devamını oku

Laboratuvarda Süper Makaslama Depremi Canlandırdılar

Fransa’da çalışan bir jeoloji araştırma ekibi, süper makaslama depremini oluşturan koşulları laboratuvar ortamında ilk kez canlandırdı. Ekip, Science dergisinde yayımlanan makalede, gözlenebilen süper makaslama olayını kontrol eden kesme dalgalarının daha hızlı yayılmasına neden olan kırık-çatlak koşullarını graniti sıkıştırarak tanımladı. Normal bir fayda, sismik dalgalar kırıklı yerkabuğundaki fayların bir sonucu olarak oluşurlar. Bu arada, yeryüzünün derinliklerinde kesme dalgaları meydana gelir; ama kesme dalgaları…

devamını oku